YARGITAY 1. HD., E. 2022/2653, K. 2022/3838

          ”Açılan hasımlı veraset ilamı davasında gerek görülmemesine rağmen davacıların eldeki tespit davasını açmaya zorlanması doğru değildir. Tapu iptali ve tescili davasında gerekli araştırma yapılarak çözülmesi gereken husus hakkında ayrıca tespit davası açılmasında hukuki yarar da bulunmamaktadır.”

T.C.

YARGITAY

1. Hukuk Dairesi

ESAS NO : 2022/2653 

KARAR NO: 2022/3838

                                                      T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

                                                                                   Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TESPİT

Taraflar arasındaki tespit istemli dava sonunda Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 03.09.2019 tarihli Karar sayılı kararı, yasal süre içerisinde davalı vekili ve müdahil vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar dava dilekçelerinde, dava konusu 96 ada 41 parsel sayılı taşınmazın Vakfa intikalinden önceki maliki olan ……… ile kendi miras bırakanları …………. aynı kişi olduğunun tespitine karar verilmesini istemişler, aşamada davacılardan ……. ölümü üzerine mirasçıları davaya devam etmişlerdir.

II. CEVAP

Davalı cevap dilekçesinde; davacıların murisi olduğu iddia edilen ve taşınmazın tapudaki mutasarrıfı olan ……. ……’in nüfus kayıtlarına ulaşılamadığını belirterek,  davanın reddini savunmuştur.

Müdahil Hazine, Hazinenin hak ve menfaatleri dikkate alınarak davalı yanında davaya katılmayı talep ettiklerini bildirmiştir.

III. MAHKEME KARARI

 Mahkemece, dava konusunun çekişmesiz yargı işi, görevli mahkemenin de Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle, görevsizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir.

IV.  TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davalı tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 21.12.2016 tarihli ve 2016/14365 Esas, 2016/11299 Karar sayılı kararı ile; “…Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu taşınmazın …..  …………..  adına kayıtlı olduğu, husumetin Vakıflar Genel Müdürlüğüne yöneltildiği,  nitekim hasımlı olarak açılan mirasçılık belgesi davasında iş bu davaya konu uyuşmazlığın ön sorun yapıldığı anlaşılmıştır. Bu durumda, çekişme konusu taşınmazlarla ilgili mülkiyet ihtilafının bulunduğu ortadadır. Bu uyuşmazlığın, hasımlı olarak Asliye Hukuk Mahkemesinde açılacak bir tapu iptal ve tescil davasında çözüme kavuşturulacağı, uyuşmazlığın Sulh Hukuk Mahkemesinde, çekişmesiz yargı usulünün uygulandığı tapu kaydında düzeltim davası ile görülme imkânının bulunmadığı açıktır. Hâl böyle olunca, gerekli araştırma ve inceleme yapılarak işin esası hakkında hüküm kurulması yerine, görevsizlik kararı verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

 Mahkemenin 03.09.2019 tarihli ve  Karar sayılı kararı ile; kolluk aracılığıyla yaptırılan araştırmada; …..  ………….. ile davacıların …..  …………..’i tanıyan ve bilenin olmadığının belirtildiği, Osmanlıca kayıtlar üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesinde ise İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünden alınan Osmanlı Türkçesi çevirisine göre …….. İlçe Nüfus Müdürlüğünden gönderilen yazı ekinde bahsi geçen …..  …………..’in nüfus bilgilerinin …..  ………….. ile uyuşmadığı; her iki yanın sunduğu deliller, dayanak yapılan nüfus kayıt örnekleri, tapu dayanakları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde taşınmaz maliki ….  ………….. ile davacıların murisi …..  …………..’in aynı kişi oldukları gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili ve müdahil vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalı temyiz dilekçesinde özetle; eksik ve yetersiz inceleme ile karar verildiğini, belge sunulmadığını, tanık beyanlarının duyuma dayalı olduğunu, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri  Genel Müdürlüğünden gelen bilgilerle davacıların murislerinin bilgilerinin örtüşmediğini,  davacıların murisi …..  ………….. baba adının …..  ………….. olduğunun ispat edilmediğini, vaziyet kararının iptali gerektiğini, tasfiye yasaları uyarınca taşınmazın davacılar adına tescili mümkün olmadığı için eldeki davayı açmalarında hukuki yararları olmadığını ileri sürerek,  kararın bozulmasını istemiştir.

Müdahil temyiz dilekçesinde özetle; davanın ispat edilemediğini, davanın Maliye Hazinesine usulüne uygun şekilde ihbar edilmediğini, yargılamanın tüm aşamalarından haberdar edilmediklerini, yapılan bilirkişi incelemesi ve tercüme evraklarının idareye tebliğ edilmeyerek karar verildiğini, savunma haklarının kısıtlandığını, haksız ve yersiz davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir. 

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, tapu malikinin davacıların miras bırakanı ile aynı kişi olduğunun tespiti isteğine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk 

6.2.1. HMK’nın 114. maddesinde dava şartları 

“a) Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması.

b) Yargı yolunun caiz olması.

c) Mahkemenin görevli olması.

ç) Yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması.

d) Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması.

e) Dava takip yetkisine sahip olunması.

f) Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması. 

g) Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması.

ğ) Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi.

h) Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması.

ı) Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması.

i) Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması.

(2) Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” şeklinde düzenlenmiştir.

6.2.2. HMK’nın 115. maddesi ile de “ (1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.

(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.

(3) Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.” düzenlemesi yapılmıştır.

6.3. Değerlendirme

6.3.1.  Dosya içeriğinden; davacıların dava dilekçelerinde dava konusu taşınmaz için İstanbul Anadolu 30. Asliye Hukuk Mahkemesinde tapu iptali ve tescili istemli dava açtıklarını bildirdikleri, davacıların hasımlı veraset ilamı alabilmek için de İstanbul Anadolu 7. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/71 Esas sayılı davasını açtıkları, anılan hasımlı veraset ilamı davasında ise tapu maliki ile mirasçıların aynı kişi olduğunu tespiti için dava açılmak üzere süre verildiği ve davacılar tarafından eldeki davanın açıldığı, mahkemece verilen son kararda eldeki davanın kabulüne hükmedildiği, kabul kararının davalı ve müdahil tarafından temyiz edildiği, Dairemizin 18.01.2020 tarihli ve 2020/51 Esas, 2021/227 Karar sayılı ilamı ile “Sulh  Hukuk Mahkemesinin mirasçılık belgesinin verilmesi istemli dava dosyasında eldeki davanın bekletici mesele yapıldığı anlaşılmakta ise de, taraf sıfatı açısından öncelikle, davacıların çekişme konusu taşınmazın eski kayıt maliki …..  …………..’in mirasçıları olup olmadıklarının belirlenmesinin gerekli olduğu kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, mirasçılık belgesi verilmesi istemli Sulh  Hukuk Mahkemesi’nin dava dosyasının kesinleşmesinin beklenmesi ve kesinleştikten sonra dosya aslının mahkemesinden temin edilerek evraka eklenmesi” gerektiği belirtilerek dosyanın geri çevrilmesine karar verildiği, anılan karar doğrultusunda Sulh Hukuk Mahkemesi’nin davasında yargılamaya devam edildiği ve davanın kabulüne karar verildiği, kararın davalı tarafından istinafı üzerine Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesinin ilamı ile, “tapudaki …..  ………….. ile davacıların murisi …..  …………..’in aynı kişi oldukları konusunda dava açması için davacıya süre verilmesine” ilişkin ara kararın yerinde olduğu ve Asliye Hukuk Mahkemesinde bu hususun tespiti için dava açıldığından davanın sonucunun beklenmesine karar verilmesi ile dosyanın sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle istinaf talebinin kabulü ile hükmün kaldırıldığı ve yeniden yargılama yapılması için dosyanın mahkemesine gönderildiği anlaşılmıştır. 

6.3.2. Somut olayda, eldeki dava hasımlı veraset ilamı alınmasına ilişkin Sulh Hukuk Mahkemesi’nin davasında kurulan ara karar gereğince açılmıştır. Yine dosya kapsamından anlaşıldığı üzere davacılar tarafından Vakıflar İdaresi aleyhine tapu iptali ve tescili istemli dava açıldığı da anlaşılmaktadır. Esasen açılan tapu iptali ve tescili davasında davacıların taraf sıfatının bulunup bulunmadığının denetlenmesi bakımından hasımlı veraset ilamına ihtiyaç bulunmakta olup bu nedenle hasımlı veraset ilamına ilişkin dava açılmıştır. Açılan hasımlı veraset ilamı davasında gerek görülmemesine rağmen davacıların eldeki tespit davasını açmaya zorlanması doğru değildir. Tapu iptali ve tescili davasında gerekli araştırma yapılarak çözülmesi gereken husus hakkında ayrıca tespit davası açılmasında hukuki yarar da bulunmamaktadır. 

6.3.3. Hal böyle olunca, eldeki davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. 

6.3.4. Kabule göre de, Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi tarafından üst derece mahkemesi olan temyiz merciinin kararını ortadan kaldıracak şekilde gerekçe oluşturarak İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması da doğru değildir.

VI. SONUÇ

Davalı vekilinin ve müdahil vekilinin (6.3) numaralı paragrafta açıklanan nedenlerle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasa’nın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz eden davalıya geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.