Yargıtay 4. HD., E. 2014/8510, K. 2015/7762;

Aldatılan Eş,
Aldatan Eşinin İlişkide Olduğu
Üçüncü Kişilerden Aldatma Eylemi Sebebiyle
Manevi Tazminat Talep Edemez.

YAGITAY KARARI

T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2014/8510
K. 2015/7762
T. 11.6.2015


 EVLİLİK DIŞI İLİŞKİ NEDENİYLE MANEVİ TAZMİNAT (Davalının Evli Olduğunu Bilmesine Rağmen Davacının Eşi İle Birlikte Olduğu – Davalının ve Dava Dışı Eşin Davacıya Yönelik ve Bütün Olarak Aldatma Mahiyetindeki Davranışlarının Manevi Tazminatı Gerektirmediği/4721 S.K. Md. 185’deki Düzenlemenin Dava Dışı Eşin Evlenme İle Kurulan Aile Birliğinin Tarafı Olmasından Kaynaklandığı)

KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI NEDENİYLE MANEVİ TAZMİNAT (Davalının Evli Olduğunu Bilmesine Rağmen Davacının Eşi İle Birlikte Olduğu – Davalının Aile Birliğinin Tarafı Olmaması Nedeniyle Davranışlarının Davacının Bedensel ve Ruhsal Bütünlüğüne Yönelik Hukuka Aykırı Fiil Olarak Değerlendirilemeyeceği/Zararın Meydana Gelmesinden Asli Olarak Sorumlu Tutulamayacağı/Tazminat İsteminin Reddi Gerektiği)

SADAKAT YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN İHLALİNDEN BAHSEDİLEMEMESİ (4721 S.K. Md. 185’deki Düzenlemenin Dava Dışı Eşin Evlenme İle Kurulan Aile Birliğinin Tarafı Olmasından Kaynaklandığı – Davalının Evli Olduğunu Bilmesine Rağmen Davacının Eşi İle Birlikte Olduğu/Doğrudan Davacının Bedensel veya Ruhsal Bütünlüğüne Aykırı Bir Fiilde Bulunmadığı/Manevi Tazminat Talebinin Reddine Karar Verilmesi Gerektiği)

MANEVİ TAZMİNAT TALEBİNİN REDDİ (Dava Dışı Eş İle Evli Olduğunu Bilmesine Rağmen Davalının Eyleminin Davacının Kişilik Değerlerine Saldırı Oluşturacak Bir Eylem Olarak Kabul Edilemeyeceği – Davalının İştirak Halinde Bulunduğundan Bahsedilemeyeceği/Yalnızca Dava Dışı Eşin Eyleminin Sadakat Yükümlülüğünün İhlali Nedeni İle Haksız Fiil Olarak Değerlendirilebileceği)

MÜTESELSİL SORUMLULUK (Manevi Tazminat/Evli Kişi İle Birlikte Olmak – Eylemin Gerçekleştiği Tarih İtibariyle Müteselsil Sorumluluğa İlişkin Hükümlerin Uygulama İmkanının Bulunmadığı Davalının Zararın Meydana Gelmesinden Asli Olarak Sorumlu Tutulamayacağı/Haksız Fiil Sorumluluğunun Sadakat Yükümlülüğünü İhlal Etmeye İştirak Çerçevesinde Değerlendirilmesinin Bu Sorumluluğu Belirsiz Hale Getireceği/Davalının Eyleminin Müstakilen ve Asli Olarak İşlenememesi Sebebiyle İştirak Halinden Söz Edilemeyeceği)

4721/m. 174, 185
6098/m. 49, 58
818/m. 50

ÖZET

Dava, kişilik haklarına saldırı nedeni ile uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Davacının eşinin, sadakat yükümlülüğünü ihlal etmiş olması, evlenme ile kurulan aile birliğinin tarafı olması sıfatından dolayı boşanma sebebi ve istek halinde manevi tazminatı gerektirir. Zira dava dışı eş kendi iradesi ile bu birliğin tarafı olmayı kabul etmiş ve yasanın kendisine tanıdığı hak ve yükümlülükler altına girmiştir. Davalının ise doğrudan davacının bedensel veya ruhsal bütünlüğüne yönelik hukuka aykırı bir fiilde bulunduğundan söz edilemez. Söz konusu Kanun düzenlenemesinde sadakat yükümlülüğünü ihlal eden eşin eylemini birlikte gerçekleştirdiği kişiler yönünden herhangi bir düzenleme getirilmemiştir. Davalının eylemi, davacının kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem olarak kabul edilemez. Mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, davacının manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerekir.

DAVA

Davacı S. G. vekili tarafından, davalı N. T. aleyhine 29/12/2010 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 14/11/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR

Dava, kişilik haklarına saldırı nedeni ile uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin bir bölümü kabul edilmiş, karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, davalının kendisi ile evli olduğunu bildiği halde dava dışı eşi ile birlikte olduğunu, eyleminin kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunduğunu iddia ederek, uğradığı manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur. Davalı, davacının iddialarını kabul etmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere göre davalının, davacının eşi ile evli olduğunu bilerek birlikte olduğu hususu sabit görülerek davanın kısmen kabulü ile davacı eş yararına manevi tazminata hükmedilmiştir.

TMK.nun 185. maddesine göre, “Evlenmeyle eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur. Eşler birlikte yaşamak, birbirlerine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar.” Aynı Yasanın 174. maddesine göre de, “Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.” Evlenmeyle eşler arasında kurulan aile birliğinin taraflara yüklediği ödevlerin ihlali veya yerine getirilmemesi durumunda bu yükümlülüğü yerine getirmeyen eş yönünden Türk Medeni Kanunundaki sonuçları, boşanma ve boşanma sebebi olması durumunda, bu olaylar yüzünden kişilik haklarının saldırıya uğraması halinde manevi tazminat talep edilebilir.

BK. 41 (TBK 49). maddesine göre, kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Yine BK. 49 (TBK.58) maddesinde “Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir.” Haksız fiile dayalı bir borcun doğabilmesi için, hukuka aykırı bir fiil bulunmalı, fiili işleyenin kusuru olmalı, sonuçta bir zarar doğmalı, zarar ile işlenen fiil arasında da uygun nedensellik bağı bulunması gerekir.

Somut olaya gelince, davalının ve dava dışı eşin davacıya yönelik ve bütün olarak aldatma mahiyetindeki davranışlarının manevi tazminatı gerektirip gerektirmeyeceğinin tartışılması gereklidir.

Yukarıda incelenen yasa maddeleri uyarınca, davacının dava dışı eşinin TMK.nın evlenmeyle eşe yüklediği ödevler arasında bulunan sadakat yükümlülüğünü ihlali nedeniyle, Yasanın 185. ve 174. maddeleri uyarınca boşanma sebebi ve istek halinde manevi tazminatı gerektirir nitelikte olduğu kuşkusuzdur. TMK. daki düzenleme, dava dışı eşin evlenme ile kurulan aile birliğinin tarafı olması sıfatından kaynaklanmaktadır. Zira dava dışı eş kendi iradesi ile bu birliğin tarafı olmayı kabul etmiş ve yasanın kendisine tanıdığı hak ve yükümlülükler altına girmiştir.

Davalının eyleminin manevi tazminatı gerektirip gerektirmeyeceğine gelince, davalının doğrudan davacının bedensel veya ruhsal bütünlüğüne yönelik hukuka aykırı bir fiilde bulunduğundan söz edilemez.Söz konusu Yasada yükümlülüğünü ihlal eden eşin eylemini birlikte gerçekleştirdiği kişiler yönünden herhangi bir düzenleme getirilmemiştir.

Dava konusu eylemin gerçekleştiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK.nun müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümlerinin de uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Zira, sözkonusu Yasanın 50. maddesinde haksız fiil nedeniyle müteselsilen sorumluluğuna gidilebilecekler gösterilmiştir. Yukarıda açıklanan yasal duruma göre, davalı zararın meydana gelmesinden asli olarak sorumlu tutulamaz. Yine yasa hükmünün aradığı anlamda iştirak hali de söz konusu olamaz. Zira iştiraken işlenebilir bir eylemin varlığının kabul edilebilmesi için, eylemin müstakilen ve asli olarak da işlenebilir olması gerekir. Ayrıca haksız fiil sorumluluğunu, geniş ve belirsiz bir kavram olan sadakat yükümlülüğünü ihlal etmeye iştirak çerçevesinde değerlendirmek, bu sorumluluğu belirsiz hale getirecektir.

Açıklanan nedenlerle, BK.49 (TBK.58) maddesine göre, davalının eylemi, davacının kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem olarak kabul edilemez. Mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, davacının manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle, yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ

Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 11.06.2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.