YARGITAY 7. HD., E. 2021/4581, K. 2021/1562, Karar Tarihi: 06.10.2021

Paylı Taşınmazı İşgal Eden Paydaş;
Bu Yerin Tamamında
Hak İddiası Ve Diğerlerinin Paydaşlığını İnkar Etmesi Durumunda, Diğer Paydaşlara Ecrimisil Ödemek Zorundadır.

YARGITAY KARARI

T.C YARGITAY
7.Hukuk Dairesi
Esas: 2021/ 4581
Karar: 2021 / 1562
Karar Tarihi: 06.10.2021

Davacı tarafından, davalı aleyhine 22.08.2014 tarihinde verilen dilekçe ile ecrimisil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 29.01.2016 tarihli hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü :

KARAR

Dava, paydaşlar arası ecrimisil istemine ilişkindir .

Davacı, mirasbırakanı olan babası Hasan Demirel adına kayıtlı 1140 parsel sayılı gayrimenkulün babası Hasan Demirel’in 15/02/1974 tarihinde ölümü ile kendilerine kaldığını, davalı …’in 40 yılı aşkın süredir taşınmazı kendilerinin kullanmalarına müsaade etmediğini ileri sürerek; 4.873,75TL ecrimisilin, davalıdan her bir yılın eylül ayından itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile kendisine ödenmesine karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur .

Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece, davacının 15.06.2015 tarihinde ölümüyle mirasçılarının davaya katılımının sağlanmış olduğu, dava konusu 1140 parsel sayılı taşınmazın fındık bahçesi vasfında olduğu, 14.920 metrekare alanlı olduğu, muris adına kayıtlı olduğu, taraflar arasında izaleyi şuyu davası görüldüğü ve satış kararı verildiği, davacı ile davalının kardeş olup dava konusu parselin ortak murisleri olan babalarından kaldığı ve halen daha tapu kaydında muris babalarının malik olarak gözüktüğü, bu durumda taraflar ve diğer mirasçılar arasında elbirliği mülkiyeti ilişkisinin bulunduğu, bununla birlikte yapılan keşif esnasında dinlenen tanık ve mahalli bilirkişi anlatımlarına göre dava konusu parselin daha muris hayattayken davalı … tarafından kullanıldığı ve bu durumun da 50-60 yıldır bu şekilde sürdüğü, yine davacı da dahil diğer mirasçıların da babadan kalma yerlerinin bulunduğu, böylece her ne kadar tüm mirasçıların katılımı ile gerçekleşmiş bir rızai taksim bulunmasa da, taksime yönelik fiili bir durumun oluştuğu, her ne kadar davacı davalının kendilerine dava konusu parseli kullanmak için izin vermediğini belirtmişse de bu durumda davacının ecrimisil değil ortaklığın giderilmesi dava yolunu seçmesi gerektiği, kaldı ki Dereli Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/208 Esas sayılı dosyasında ortaklığın giderilmesi için dava açılıp ortaklığın giderildiği, fakat temyiz edilmekle dosyanın halen Yargıtay’da bulunduğu gerekçesiyle sübut bulmayan davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

Hemen belirtilmelidir ki, dava konu taşınmazda taraflar paydaştırlar. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil istiyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir.

Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.

Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.

Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz.

Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/3-131 Esas, 2002/114 Karar sayılı ilamı)

Somut olayda ise; tarafların paydaş olduğu, muris adına kayıtlı, fındık bahçesi nitelikli dava konusu taşınmazın tamamının davalı tarafından kullanılmakta olduğu, davacının kullandığı ya da kullanabileceği bir alan bulunmadığı, taraflar arasında rızai taksim ya da fiili bir kullanım durumunun bulunmadığı hususları göz ardı edilerek, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu alınmak suretiyle dosya esası hakkında hüküm tesis edilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hükmün bozulmasını gerektirmiştir.

SONUÇ

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.10.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.