Yargıtay H.G.K., E.2017/1572, K.2017/1094;
Tarafların Eşit Kusurlu Olması Durumunda;
Kadın Lehine Tazminata Hükmedilmesi
Doğru Değildir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/1572
Karar No: 2017/1094
Karar Tarihi: 07.06.2017
“İçtihat Metni”MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki “boşanma” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Küçükçekmece 1. Aile Mahkemesince boşanma davasının kabulüne dair verilen 28/12/2012 gün ve 2012/59 E., 2012/1109 K. sayılı kararının davacı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 08.07.2013 gün ve 2013/7033 E., 2013/19280 K. sayılı kararı ile:
“…1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı kocanın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Toplanan delillerden, mahkemeninde kabulünde olduğu üzere; davalı kadının davacı eşinin ilk evliliğinden olan küçük çocuklarına karşı kötü davranıp yemek yemelerini dahi kısıtladığı, davacı kocanın ise; davalı eşini ilk evliliğinden olma çocukları ile yaşamak zorunda bıraktığı ve ilk evliliğinden olan erkek çocuğunun davalı kadını eve almadığı anlaşılmaktadır.
Gerçekleşen bu hale göre boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit derecede kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Kusur durumu böyleyken, mahkemenin davacı kocayı daha ağır kusurlu kabul etmesi ve buna bağlı olarak yasal şartları oluşmadığı halde (TMK.md.174/1) davalı kadının maddi tazminat isteğinin reddi gerekirken kısmen de olsa kabul etmesi isabetsiz olmuştur…”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURUL KARARI:
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma istemine ilişkindir.
Davacı vekili aile içerisinde sürekli kavga ve sürtüşmeler yaşandığını, davalının da boşanma talebini kabul ettiğini, kendi aralarında anlaştıklarını belirterek boşanma kararı verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili davacı ile herhangi bir anlaşma sağlanmadığını, davacının başka bir kadına aşık olduğu için boşanmak istediğini, evlilik süresince aşırı kıskanç olduğunu, evliliğin yüklemiş olduğu sorumluluklardan sürekli kaçtığını belirterek davacı taraf kusurlu olduğundan ve boşanmayı gerektirecek olgular oluşmadığından dolayı davanın reddini savunmuştur.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde davalının sorumluluklarını yerine getirmekten sürekli kaçındığını, “ben seninle evlendim senin çocuklarına da bakacak halim yok” diyerek serzenişlerde bulunduğunu, davalının kusurlu olduğunu, kendi isteği ile evi terk ettiğini belirterek davalının tüm taleplerinin reddine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece davacının, davalı kadın eş için müstakil konut sağlamadığı, davalıyı ilk eşinden olan çocukları ile yaşamak zorunda bıraktığı buna karşılık davalının da davacının ilk eşinden olan çocuklarına karşı kötü davrandığı, çocuklar ile babalarının arasını açtığı, yemek yemelerini kısıtladığı, davacı ve çocuklarının da kadın eşi eve almadığı, bu durumda evlilik birliğinin sarsılmasında her iki tarafın da kusurlu olduğunu ancak davalıya müstakil konut temin etmeyen ve davalıyı müşterek konuta almayan davacının kusurunun daha ağır olduğu gerekçesiyle tarafların boşanmalarına, davalı kadın lehine TMK’nın 174/1. maddesi gereğince 10.000,00-TL maddi tazminata, TMK’nın 169. maddesi uyarınca 150,00-TL tedbir, 175. maddesi uyarınca 200,00-TL yoksulluk nafakasına hükmedilmesine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık kısmında açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiş, verilen kararı davacı (erkek) vekili temyize getirmiştir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre davalı kadın yararına maddi tazminata (TMK m. 174/1) hükmedilmesi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Türk Medeni Kanunu uyarınca maddi ve manevi tazminat talepleri boşanmanın eşlerle ilgili mali sonuçlarından biridir.
Anılan Kanunun 174. maddesinin 1. fıkrası uyarınca, mevcut veya beklenen bir menfaatleri boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceği belirtilmiş; 2. fıkrasında ise boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun bir para isteyebileceği öngörülmüştür.
Maddenin anlatımından görüldüğü üzere maddi tazminat istenebilmesi, tazminat isteyenin kusursuz veya daha az kusurlu olması, tazminat istenenin kusurlu olması yanında bir zararın ile nedensellik bağı ve hukuka aykırılık unsurlarının gerçekleşmesine bağlıdır. Buna göre mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenmiş olan eş, kusursuz veya az kusurlu ise maddi tazminata hükmedilebilir.
Somut olayda, dinlenen taraf tanıklarının beyanları değerlendirildiğinde; tarafların davacı eşin ilk evliliğinden olma üç çocuğu ile birlikte yaşadıkları, davalı kadının çocukları babalarına kötülemek, müşterek evde bulunan yemek malzemelerini onlardan saklamak suretiyle çocuklara kötü davrandığı, davacı eşin ise davalı kadını çocukları ile yaşamak zorunda bıraktığı, en son davacının oğlunun davalı kadını evden kovduğu ve tarafların bu şekilde ayrıldıkları anlaşılmıştır.
Gerçekleşen bu durum karşısında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tarafların birinin kusurunu diğerinden baskın kabul etmek mümkün değildir.
Hal böyle olunca uyuşmazlığa konu davada tarafların eşit kusurlu olduğu dikkate alınarak davalı kadının maddi tazminat (TMK m. 174/1) talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, Özel Daire bozma ilamında belirtilen gerekçelerle, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen bozma ilamına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ:
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu açık olmak üzere 07.06.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi